MARKA I

Yayınlandı: 25 Kasım 2016 / Şiir

MUSTAFA ATİKER

MARKA I

yağmurun şairler tarafından neden sevildiğini hâlâ bilmiyorum
ama yağmurlu şiirler okumayı hâlâ seviyorum

buharın makinelere koşulması beygirlerin yerini demir arabaların alması tren düdükleri posta katarları arasında birinci dünya savaşının sonuna geldiğimizde evlenmiştik. ben bir savaş muhabiri olarak en çok büyük savaş gemilerinin jilet fabrikalarına gönderilmesine üzülmüştüm.

türk edebiyatı’nda henüz: “derin bir vadinin içinden geçerek ulaşılan bir ev, bir at çiftliği yani hara” ya da buna benzer bir cümle bulunmamaktaydı. o günlerde  arka tamponuna teneke kutular bağlanmış chevrolet marka otomobillerle  balayına çıkmak pek bir modaydı. biz de öyle yapmıştık. malta taşlarının üzerinde yeri göğü inleterek ilerleyen bir otomobilin içinde sokaklardan aşağıya doğru indiğimizde:

otomobilimiz koyu gülkurusu rengine boyanmıştı. gökyüzü ve mısır tarlalarının arasından bir süvari birliği geçmişti. anneannem onlara o büyük atlara “katana” derdi. o iri ve besili savaş atlarına. ekmeklerin karneyle dağıtıldığı o günlerde bir yerleşim yerindeki bütün ışıkların gece hiç yakılmadığı o düşman savaş uçaklarına karşı alınan ve adına “karartma” denilen önlem bir eylem bir savaş taktiği olarak geçerliliğini yitireli çok oldu.

ölüler de geçerliliğini yitirir mi? onlar da eylemler, yasalar ve kurallar gibi midir? bu soruya karşı evet ya da hayır diyebilecek kadar bilgili olmadığımı düşünüyorum. tek bildiğim insanların çoğu ölülerini hâlâ toprağa gömüyor. sonra da o gömdükleri yere bazen geri dönerek onlara doğru bir şeyler söylüyor ya da okuyor. ne söylüyorlar, ne okuyorlar hiçbir fikrim yok. olmasını da istemiyorum. çünkü ölülerle iletişim dili diye bir dil bulunmuş olsa da o dil ya çok eski ve tarihten önce yaşadığı ve bize göre ilkel olduğu var sayılan toplumlarda ya da benim yıldızlar çağı sonrası dediğim toplumların bildiği bir dil olmalı. bugün bu dil, kayıp diller arasına girmiş, konuşanı da kalmamıştır. dolayısıyla ders olarak okutulma imkânı da yok denecek kadar az ya da oldukça sınırlı. bazı turist rehberleri daha doğrusu bugün “din” adını verdiğimiz turizm işletmelerinde çalışanlar bu dili bildiğini söyleyerek müşteri çekmeye uğraşıyorsa da büyük bir yalan. en azından bunu biliyorum.

ama yağmurun şairler tarafından neden sevildiğini hâlâ bilmiyorum
ama yağmurlu şiirler okumayı hâlâ seviyorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s